Yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Reklam Sektörüne Getirdiği Önemli Yenilik ve Değişiklikler Nelerdir?

Ülkemizde tüketici haklarını düzenleyen ilk özel kanun olma özelliğini taşıyan 23.02.1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 2003 yılında değişikliklere uğramıştı. Kanunun yayımlandığı yıl dikkate alındığında her ne kadar 2003 yılında değişikliklere uğramış olsa da, günümüz koşullarına istenilen düzeyde cevap veremiyor olması eleştirilen bir durumdu ve yeni bir kanuna ihtiyaç duyulmaktaydı. Bunun yanı sıra, Avrupa Birliği mevzuatı uyum yasaları kapsamında yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu ile de tüketici kanununun uyum içerisinde olması amaçlanmış olup yapılan çalışmalar sonucunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

6502 sayılı Kanun, reklam sektörünü ilgilendirebilecek birçok alanda detaylı yeni düzenlemeler ve yaptırımlar içermektedir. Kısaca, dikkatinizi çekebilecek bazı düzenlemelere değinmek istiyoruz.

Sorumluluğa ilişkin madde hükmüne göre, reklamverenlerin yanı sıra, reklam ajansları ve mecra kuruluşları da kanunda yer alan hükümlere uymakla yükümlüdür ve bu durum eski kanunda yer alan hükümle de paralellik taşımaktadır. Gerekçede ise, bu yükümlülüklere reklamverenlerin yanı sıra mecra kuruluşları veya reklam ajansları aykırı davranırlarsa Bakanlık ihlalin niteliğine göre bunlara da idari yaptırımlar uygulayabilecektir şeklinde bir açıklama getirilmiştir.

Kanunda; “Tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici ticari reklam yapılamaz.” şeklinde eski kanun ile de paralel bir hüküm yer almaktadır. Hükmün gerekçesinde, bu kapsamda görülebilecek örnekler paylaşılmakta ve toplum sağlığı açısından olumsuzluk yaratan bilimsel olarak etkinliği ve yan etkileri kanıtlanmamış olan gıda takviyesi gibi ürünlerin reklamları veya suç işlemeyi özendirici şekilde yapılan bir silah reklamı veya hastaları, yaşlıları, çocukları veya engellileri istismar eden reklamların yasak olduğu belirtilmektedir.

Örtülü reklamın yasak olduğu, her türlü iletişim aracında sesli, yazılı ve görsel olarak örtülü reklamın yapılmasının yasak olduğu hüküm altına alınmıştır. Örtülü reklama tanım getirilmekte; reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticari unvan veya işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer alması ve tanıtıcı mahiyette sunulması örtülü reklam olarak kabul edilir şeklinde düzenlenmektedir. Madde hükmünün gerekçesini incelediğimizde; izleyici veya okuyucu durumundaki kişilere çeşitli programlar sırasında veya haberlerde örtülü şekilde ticari mesajlar aktarılarak izleyici veya okuyucuların tüketici konumuna sokulmaya çalışıldığı ifade edilmektedir. Haber ya da program seyrettiğini zanneden izleyiciler ya da gazetelerde haber okuduğunu zanneden okuyucular örtülü şekilde bir reklama maruz bırakılarak satın alma tercihlerine etik olmayan bir şekilde müdahale edildiğinden reklamların tüketicilere yasal düzenlemelere aykırı şekilde aktarıldığı ve bu tür haksız şekilde yapılan örtülü reklamın her türlü mecrada yasak olduğu vurgulanmaktadır.

Reklam Kurulu üye sayısı 29’dan 19’a düşürülmüştür. Bir diğer yeni düzenleme ise, Kurul’un tedbiren reklamları durdurma kararı verme yetkisini Reklam Kurulu başkanına devredebileceği hususudur. Madde gerekçesinde bu durum; yetki devri gerek duyulan hallerde Reklam Kurulu’nun standart bir toplantıyı bir ay beklemeden hızlı bir şekilde karar almasını sağlayacaktır şeklinde açıklanmıştır. Bu hususa örnek olarak da tüketicilerin sağlık ve güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikteki reklamlar verilmektedir.

Reklam Konseyi yeni bir oluşum olarak 6502 sayılı Kanun ile ilk defa tanımlanmaktadır. Reklam Konseyi, Reklamverenler Derneği’nin bir önerisi olup sektörün paydaşlarının yer alacağı bir platform olması amaç edinilmektedir. Bakanlıkça koordine edilecek olan Konsey; çağdaş iletişim uygulamalarını takip ederek ulusal reklam politikamızın oluşturulması, reklam sektörünün ve reklam denetim işlevinin geliştirilmesine yönelik araştırma ve çalışmalar yapılması ve bu alanda görüş ve öneriler hazırlayarak bu görüş ve önerilerin ilgili mercilere iletilmesi gibi çok önemli bir misyonu gerçekleştirecektir. Konsey, idari makamlar arası uygulama farklılıklarını ve mevzuattaki olası çelişkileri gidermeyi amaç edinecek ve bu yönde görüşler oluşturarak ilgili mercilerle paylaşma yoluna gidebilecektir. Reklam Konseyi, ilgili tüm tarafların katılımıyla en az yılda bir kez toplanacaktır.

Karşılaştırmalı reklamlarla ilgili olarak 6502 sayılı Kanun’un genel gerekçesi incelendiğinde, Aldatıcı ve Karşılaştırmalı Reklamlara ilişkin AB Konsey Yönergesi’nin iç hukuka aktarılarak aynı nitelikte veya aynı ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmetleri objektif olarak karşılaştıran reklamlar yapılabilir şeklinde açıklamaya yer verildiği görülmektedir. Devamında ancak bu karşılaştırmaların dürüst rekabet ilkelerine uygun olmaları ve izleyicileri yanıltmamaları gerektiği de ayrıca ifade edilmektedir. Bu açıklamadan kasıt mevcut düzenlemelere göre sadece örtülü/dolaylı (mal, hizmet ya da marka adı belirtilmeden) olarak yapılabilen karşılaştırmalı reklamların AB düzenlemeleri ile paralel mal, hizmet ve marka adı belirtilerek dolayısıyla açık/doğrudan yapılmasının önünün açılacağıdır. 10 Ocak 2015 tarihinde yayınlanarak bir fıkrası dışında yürürlüğe giren Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin “Karşılaştırmalı Reklamlar” başlıklı 8inci maddesinde; “Karşılaştırmalı reklamlarda, rakiplere ait isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadeler ile ticaret unvanı veya işletme adlarına, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hükümlere uygun olması koşuluyla yer verilebilir” hükmü yer almaktadır. Bu fıkra için özel olarak 1 yıllık yürürlük süresi tanınmıştır. Bu fıkraya özel 1 yıllık yürürlük süresi nedeniyle, henüz açık karşılaştırma yapılamayacağı öngörülebilir.